8 Ocak 2018 Pazartesi

BİTEN ÜRÜNLER

 
  
    
 Alışkanlıklarınıza bağlı mısınız? Sanırım ben biraz fazla bağlıyım. Anısı olan eşyalarım; atmaya kıyamadıklarım ve unutkanlıklarım. Atmak için ayırdıklarımı da unutuyorum:) Ancak bugün atmak istediklerimi gerçekten atmak için kararlıydım. Belki de 2018 kararlarıdır ! Bitenler bölümü yapmak istiyordum. Öncelikle Sleek kapatıcı ile başlamak istiyorum. Kirli görünmesi benden kaynaklı bir durum değil jelatini açtıktan sonra siyahlığında anlayamadığım bir renk sabitlenmesi oldu. Ufacık bir kapatıcı parçası elinizde kalmışsa bu şekilde lekelenme yaptı dış kısmında. Bunlar fiziki problemler. İndirimden bir anda karar verip almıştım. Pişman olduğum ancak bana iyi bir tecrübe oldu dediğim ürün oldu. Neyse ki çabuk bitti. Yorumlarımı eksiksiz yapabilmek için sonuna kadar kullanacağım kararı ile kullandım.
  
 
 
 
Göz çevreniz kuru ise kesinlikle kullanmamız gereken bir ürün ki kullanmadan önce göz çevremi nemlendiren birisi olan bu ürüne hiç anlam veremedim. Kullanım sırasında neredeyse kendi kabında kuruyan bir ürün desem yeridir. Göz altı kullanım sonrası bir parça sürüp yaymak istediğinizde yapamıyorsunuz. Kendisini yaymama izin vermedi. Bu yüzden kat kat devam etmek zorunda kaldım. Bir daha kullanır mıyım? Almayacaklarım arasında çoktan yerini aldı.

 

 
 
Neutrogena visibly clear sivilce temizleyici  istikrarlı bir şekilde kullandığım ürünler arasında artı ve eksi yönleri ile dengeyi kurmak istesem sanırım kendisini nötrlerdi. Yeniden alabilir miyim? Belki... Etkisini bariz bir şekilde hissedemediğim yorumsuz kalan ürünlerden...

 
Yves Rocher ürünleri paraben olmaması nedeni ile kullanmayı tercih ettiğim ürünler arasında. Kimi ürünleri çok sevsem de kimi ürünleri Neden sorusu cevapsızlığında eziliyor. Yoğun nemlendirici parlak kalem ruj da bu cevapsızlık altında... Dudakta fazlalık hissi bir yana renk tercihi sebebi ile ki bu benim yine anlık verdiğim bir karar sonucu evet pembe olsun. Karıştırma yaparım alalım hızlı kararı ile hata yaptığım kanaatine kısa sürede vardım. Kalıcılığı hemen kaybolması bir yana dudaktaki fazlalık hissi rahatsız edici. Denemeden ayrıntılı bakmadan alınmamalı!!!
 

 
BeeBeauty Micellar makyaj temizleme mendili kasa arkası indiriminde oldukça uygun bir fiyata aldığım üründü. Kokusunun rahatsız etmemesi; makyaj temizleme mendilleri arasında bir tık daha yükseltiyor kendisini. Bu ara çok sık kullandım ki ikincisini de yine indirimden yedeklemiştim. Kullanım sonra yıkama jeli ile hemen yüzümü yıkadığımda çok ağır ürünler kullanmamışsam mutlu eden bir ürün oldu. Öncesinde Komili makyaj temizleme mendilini kullanmıştım. Ona kıyasla hafif olmasına rağmen temizleme oranı daha fazlaydı. Başka ürünlere tabi ki bakacağım ancak indirimden alınacaklar arasında bu ürün kendisine yer edinmeyi bildi.
Bitenler bölümünü devam ettireceğim şimdilik iki olumsuz bir olumlu bir nötr ürünle yazımı sonlandırayım :) Sizlerin de yorumlarınızı bekliyorum. Umarım güzel bir gün geçirmişsinizdir.

 
 

6 Ocak 2018 Cumartesi

ZAMANI GERİYE SAR


Kitaplar zamanın hangi kısmında diye sorsalar verecek tek bir cevabım olurdu; onlar zamansızdırlar. Zaman denilen kavrama kendilerini kaptırmadan var olmaya çalışan bu dünyadan ayrı paralel dünyalar... Küçük Prens gerçekten de çocukken okuduğum hafızamda yer edinmeye bir kitaptı. Benim zamanımda kaybolmuş bir kitap. Kıyas yapmayı sevmem ancak Çocuk Kalbi kitabının karakterleri okurken yaptığım yorumlar hala hatırımda. Demek ki kalbime gerçekten dokunmuş. İnsan kalbine dokunan sözcükleri zamana karşı bir galibiyet yaşamışçasına unutmuyor. Bu yaşlarda daha çok anlıyor insan. Belki de insanlarla iletişimimizde sözcüklerime bu yüzden daha bir özen göstermeliyiz. Önemsiz kırıcı olduğunu anlayamadığımız sözler yaralar açabilir.

Sizinle Küçük Prens kitabı notlarım paylaşmak istedim.
Çok sevdiğim bir arkadaşım 2018 yılının bana uğur getirmesi dileğiyle bana hediye almış. Kitap hediyeleri benim için daima özeldir. Görünce gayriihtiyari gülümsemişim. İkinci şans verilmesini öğretiyor hayat dercesine...
Bu kitap bir çocuk kitabı değil onu anladım. Büyükler içinde yazılmış evet kanaatinde değilim. Bu kitap zamanda kaybolmuş hatırlamak istediğimiz belki de pişmanlıklarımızla yüzleşmek için nazik bir hatırlatma. Büyümek demek artan sayılarla baş etmeyi öğrenmek demek aslında ve bu tür kitaplarda bu öğrendiğimiz alışkanlıklarımıza birer ayna sanki.
"Onun nerden geldiğini anlamam uzun zaman aldı. Bana pek çok soru soran Küçük prens, ona sorduğum soruları hiç duymuyordu sanki. Dedikleri de şans eseri yavaş yavaş çözüp anlayabildiğim sözcüklerdi..."
"Gökyüzüne bakın ve kendinize; "Koyun çiçeği yedi mi, yemedi mi? diye sorun. İşte o an her şeyin nasıl değiştiğini göreceksiniz.... Ve hiçbir büyük, bu meselenin ne kadar önemli olduğunu anlamayacaktır!"
Kitaptaki güzel alıntılardan... Küçük Prens'in yolculuk yaptığı gezegenlerden hangisindeyiz veyahut son durağı olan bu karşılaşmadaki hangi ikilemin insanıyız? Kim bilir küçük Prens bizde olabiliriz. Kendimce bende notlar almıştım; büyümeyi ciddi olmak zannediyoruz. Çocuk kalmamalı dengeyi hayatın ciddi tarafında tutmalıyız gibi... İşimiz olmayabilir; yokluklarımızın farkında da olmayabiliriz ki artık günümüzde duygu yoksunluğu çekiyoruz bence... Gülümsemeyi; çocukları dinlemeyi unutmamalıyız. Hayatın onca ciddi yükümlülüğünü sırtımıza alırken ruhumuzun bir köşesinde varlığını korumaya çalışan o küçük çocuğu yalnız bırakıyoruz. Oysa o çocuk tarafımız meraklı; hayalperest ve inançlı... Daha çok gülebileceğimize mutlu olabileceğimize olan inancı daima korunmakta. Alışkanlık rutininden uzakta güneşin batmasını beklemekte. Akşamın tonlarının hayranlığında saati unutmakta.
Gülümsemeyi unutmayalım. Aynadaki gördüğümüz benliğimize; gün aşırı gördüğümüz ancak tanışmak için çaba harcamaktan kaçındığımız o tanıdık yüzlere! gülümsemekten ve  "Nasılsın?" sorusunu sormaktan kaçınmadan bugünün güzel biteceği umudu ile gülümseyelim...
Olmaz mı?...

30 Aralık 2017 Cumartesi

2017 BİTMEDEN




       2017 bitmeden yılın son blog yazımı da yazmalıyım derken fark ettim bu yıl çok fazla şey biriktirmişim. Anılar, düş kırıklıkları, öfke ve sevgi en çok mutluluk. Mutluluk elle tutulan gözle görülen olmasa da kalbinde yer edinen en güzel duygulardan birisi. Ama şunu da belirtmeden geçmeyeyim tekli sayılardan çok çift sayıları seviyorum. Bu yüzden 2018 beklentilerim büyük. Hatta şimdiden notlarım defterimi doldurdum bile. Hayat umut ettikçe güzel ve anlamlı... Özellikle de sizin gerçekten tanıyan sevdikleriniz var ise. Defterlere olan sevgim baki. Hep söylerim birine defter hediye etmek anlamlıdır. Ona yeni bir hayat hediye eder gibi inceden inceye bir mesaj verirsiniz. Sıfır bir defter hayatın neresinde olursan ol yeniden başlayabilir yeniden yazabilirsin bu defter senin... Bana cesaret veriyor sanırım. Güzel bir kitap anlamlı bir kalem ve boş sayfaları ile bu defterler;  notlarım umuda sımsıkı bağlıyor. Yazdıkça anlıyorum;  büyüdüğümü aslında yaşlandığımı. Fikirlerin nasıl değişime uğradığını özde kalan sevginin baki olduğunu ve mutluluğu... Yazmanın güzelliği de bu bence. 

Yazdıkça öfkenizin azaldığını yazdıkça mutluluğunuzu ölümsüzleştirdiğinizi yazdıkça zamanı durdurduğunuzu anlıyorsunuz. Benim naçizane tavsiyem hafızanız yıllar geçtikçe unutmaya başlasa dahi okumanın güzelliğinde en azından duygularınızı hatırlarsınız. Hatırlamaktan korkmayın; hatırlayacak anılarınızın olmasından dolayı mutlu olun. Bu yılın herkese öğretileri olmuştur. Benim için güzel öğütleri, hüzünleri sevinçleri olan bir yıldı. İnşallah 2018 dualarımızın kabul olduğu kahkahalarımızın kalbimize işlediği bir yıl olur...
Yeni bir yıl yeni bir başlangıç....