28 Şubat 2018 Çarşamba

SANIRIM MİMLENDİM

                                               
  (Göl kenarı Adana )
Sevgili Deep in uyarısı ile yorumlar kısmına baktım; sanırım mimlenmişim. Ani yazmaları severim. Bir anda akla gelmeyen düşünceler yığını birleşir ve bir paragraf oluştururlar. Tüm hesaplamaların dışında... O zaman İstop...

https://sevimli-kitaplar.blogspot.com.tr/2018/02/seni-sen-yapan-sevdigim-seyler-mim.html

(Deep vasıtasi ile yazmadigimi fark ettim
Teşekkür ederim kendisine )

    Beni ben yapan sevdiğim şeyler... ;Aslında kendimi acemi büyük olarak adlandırırım. Hayat; okul sınavlar ekseninde geçen birisi olarak korkularımla yeni yüzleşmeyi öğrendim ki o zaman anladım acemilikten gerçek bir büyük olmaya doğru yol aldığımı. Çok fazla kitap okurum. Bir çeşit nefes almak gibi. Dünyanın sıkıcılığına inat kitapların dünyası her zaman bana ilginç gelmiştir. Hayal dünyam çocukluk alışkanlığı ile kitap okuma temelli oldukça geniştir. Bu huyumu hem seviyorum hem de biraz törpülesem mi acaba diyorum.
     Müzik sözleri takıntım vardır. Saçma duygudan yoksun sözler yerine hangi dilde olursa olsun hatta anlamlı duyguları hissettiren (hüzün, üzüntü, mutluluk, neşe)sözsüz müzik olsun dinlerim. Bu alanda geniş bir yelpazem vardır. Arap müzik dünyası denildiğinde sayacağım en az üç sanatçı unutulmaz film müzikleri dediğimde hazine kutum gibi anı kutumda özel filmler vardır. Hatta dönem dönem öylesine sık dinlerim ki taktığım o şarkıdan bıktıktan sonra aradan zaman geçip de yeniden o şarkıya döndüğümde özlediğim anlar varmış derim.
    Yazmasam çıldırırdım... Bu söz kadar abartılı olmasa da o an etkilendiğim bir kitap alıntısı, şarkı sözü film replik ve benim yorumlarımı tuttuğum defterlerim vardır. Defter satın almaya bu yüzden bayılırım. Bu huyumu seviyorum gerçekten. Ufak çaplı bir koleksiyonum var desem yeridir.
      Son olarak inanmak ruhumuza işlemiş diyenlerdenim. Herhangi bir durum karşısında umudumu diri tutmak için elimden geleni yaparım. Umutsuzluğa kapılmam kapılmayı da istemem. Çare Allah'ın yardımıyla daima bizimledir.
      Bir Adanalı olarak yemek tat zevki yemek seçmem ancak güzel yemek arama tutkum daima benimledir. Eli lezzetli olan insanlara selam olsun...
     Benim mim şimdilik bu kadar. Bu yazımı gören herkes bu mimi yapabilir. Mimi tutun, içinizden geldiği gibi yazın...

27 Şubat 2018 Salı

TATLISEVER

   
    Bir Adanalı olarak acı, tatlı , ekşi aşina olduğum tatlar olsa tatlıların yeri inkar edilemez bir şekilde hayatımda yer kaplıyor. 
Ağır tatlılardan hoşlanmıyorum ancak sütlü tatlılarda özellikle sütlaç; annemin eline kimse su dökemez. Annesinin kızı tabiri biraz bende kek, poğaça ve kurabiye dalında gösteriyor kendini. Özellikle annem çok sevdiği için kek yaptığım günler var. İtiraf etmeliyim ki kurabiye kısmında biraz daha pratiğe ihtiyacım var. Hazır işsizken...:) 
       Kek ve çay uyumu denilen bir uyum var ki, tarif edemem. Kurabiye süt; kısır nar ekşisi gibi. Acıktım mı nedir! dedim yazarken. Çay yani dememek gerek. 
Çay özeldir. Günde bardak bardak içenlerdenim diyemem fakat güzel bir çayın tadını fark etmediğim anlamına gelmez.  Az olsun ancak öz olsun boşuna mı demişler. Nazan Bekiroğlu Nar Ağacı paylaşmaktan sıkılmadığım kitaplardan. Çay ile ilgili yazarken aklıma geldi; alıntısını paylaşayım;
     
Kısmetin bol, çayın demli, kahven okkalı olsun. Bahtın, yolun, kalbin açık olsun...
Haksız mı.. Bana öyle geliyor ki çay kalabalıkların kahve daha sakin ortamların temeli. Kahve ikili konuşmaların sessiz ancak etkili dinleyicisi çay ise o bardak sesinin bir bardak daha içer misiniz soruları temelinde mutludur.Laf aramızda Türk kahvesi Kıbrıs'ta alıştım. Eskiden biraz soğuk bakıyordum. Demek ki alışkanlıklarda zamana ayak uyduruyor. Umarım gününüz güzel geçmiştir. Yorumlarınızı bekliyorum...

25 Şubat 2018 Pazar

ALIŞKANLIK DURAĞI

 
Alışkanlık durağı... Hoşgeldiniz!!! Çoğu zaman farkında bile olmadığımız yığınla alışkanlığımız vardır. Sanki duvarlarla çevirdiğimiz kalbimizi zora sokmak istemezcesine. Aynı renk kıyafetler, aynı saatler arası Türk kahveleri içme düzeni, aynı renk ayakkabılar ve sayamadığım yığınla şey. Alışkanlıklarımı bende bu yıl fark ettim. Büyümek dedikleri bu olsa gerek. Geçen yıllarda en sevdiğin renk, en sevdiğin yemek ve en sevdiğin eşyan ne deseler uzun uzun düşünürdüm. Gerçi eşya konusunu hala düşünüyorum da neyse... Renk ve yemek kısmını hallettik bakalım. Renk demişken bu kış gri ve bordo rengine tutulmuşum. 
Seçtiğim kazaklar, kullandığım örtüler de bordo rengi hakimiyetini ilan etmekte. Geçen yıllarda ise lacivertti. Belki de ruh halleri ile ilgilidir. Siyah renkli bir eşyayı kolay kolay örtü dışında tercih etmem ancak mor ve tonları daima favorim kalacak. Yakın çevremdeki insanlar ise lacivert renginin bana çok akıştığı konusunda iddalılar. Renklerin insan ruhuna etkisine dair binlerce alıntı notlarım zihnimde ; ne garip mevsimlerle beraber birleştiğinde güzel bir tablo gibi hissettiriyor. Bu kış ki hala kış çok fazla olmadı düşüncesiyim. (Bugün bir anda bastıran sağanak yağışı saymazsak) Keçe tarzı yelekler benim kurtarıcım oldu bu mevsimde. Adana'da kışı bir bahar esintisi tadında yaşarken dört mevsimi yaşatmaz. Yazı çok fazla sıcak olmasına rağmen kışı dondurucu geçmez yormaz sanki insanları. Bahar ise birkaç günlük dinlenmelik durak gibidir. Bu kış mevsimi de kabanları akşam saatleri için yanımıza aldığımız bir mevsim oldu. Kış mı bahar  mı tadında derken bu keçe yelek son zamanlarda çok sık kullandığım alışkanlığım olmuş meğer. Bu yılın modası pelüş, yün esintili detaylardı. Kullanışlı kıyafetleri çok seviyorum özellikle de cepli kıyafetler. Nedense ceplerimi çanta almak istemediğimde yanımda çanta gibi kullandığımdan; büyük cepli olması çok kullanışlı. Detaylarındaki renkler kullanacağım baş örtüsü için çeşitlilik sağlıyor. Bordo benim için kış rengi oldu. Sizin de mevsimlere özel  ayırdığınız renkleriniz varsa paylaşın benimle :)
DİP NOT:
Bordo renginin cesaret veren bir etkisi varmış. Bu ara belki de cesarete ihtiyacım vardır kim bilir...:)