2 Temmuz 2018 Pazartesi

DAİMA

Daima sizi mutlu eden insanlarla aynı ortamda bulunun... Bu yıl hayatımda edindiğim motto bu idi. Yorucu insanlardan uzak durun. Fiziki yorgunluktan bahsetmiyorum ruhen yoran insanlardan... Doğrulardan çok sürekli yanlışlardan bahseden mutlu olduğunuz anları bile anlamsız eleştirileri ile kötü hale getiren insanlardan. Zor bilmiyorum ama insan kendisi olmaktan vazgeçmemeli. Birileri mutlu olacak diye çaba harcadıkça hayalini kurduğumuz mutluluklarımız kayboluyor yavaş yavaş. Bencillik yapalım demiyorum ama mutlu olma adımlarını kaçırmayalım. 
    
       Bugün yıllar sonra ÖSS'ye giren biri olarak biraz şok biraz aman Allah'ım bu nasıl matematik soruları derken kendime şunu söyledim; sonuçlar gelmeden sürekli sonuçların stresini yaşatma kendine. Hele ki böyle arkadaşların varsa 😃 yorucu bir gün iken unutturdu gün bitimi... Ama akşam arkadaşımın yemek daveti küçük bir doğum günü kutlaması derken gün güzel bitti.
     Pazartesi başladı bile... Pazartesi benim için değişik bir haftanın başlangıcı olacak. AÖF kompozisyon yarışmasında dereceye girdigimi öğrendiğim andan itibaren bu arada ödül töreni Çarşamba günü. Gitsem mi gitmesem mi derken kendimi Ankara bileti alırken buldum. Eskişehir hayatımda ilk kez gideceğim şehirlerden... Ödül töreni bahanesi ile aslında en çok buna seviniyorum. Alışkanlık çemberimde değişik yerleri görmeyi nasip eden Rabbime şükürler olsun . Sanırım sürekli kararsız kalmaktansa adım atmalıyım diyorum.      
      Belki küçük bir adım ama yeni kelimesinin güzelliğini sevmeye başladım bu ara. Ödül töreni bir sebep ama insAllah güzel fotoğraflar çeker ve yazılarımı paylaşırım . Eskişehir hakkında tavsiyelerinizi beklerim 😊 benim gün sonu notlar bu şekilde ... Hafta sonu sınavla geçerken güzel bir masa ve çevresinde birbirinden değerli insanlarla kahkahalar hayat her anı ile yaşamaya değer olduğunu kanıtlıyor . Beklerim yorumlarınızı....


26 Haziran 2018 Salı

ZIAJA GOAT'S MILK

 
      Sonunda yazmaya fırsat bulabilmek... Yaz denildiğinde aklıma gelenler son üç yıldır sınavlar ve düğünler. Garip bir ikili bu hatırlamalar... Sınavlarda o stresin izleri; düğünlerde ise mutluluğun fotoğrafları. Bu yaz mevsimi farklı olsun ister miydim? Hem de çok... Zaman nasıl geçerse geçsin zaman geçsin diye yaşanmaması gerektiğini öğreten hayat farklı yerler düşletiyor. Düşlerin de kırılacağını sonradan söylese de.
         Fakat söylemeden geçemeyeceğim sonunda bir şampuanı tam olarak bitirdim. İnat ettim sanırım. İyi ki de inat etmişim. Memnun kaldığım şampuanlar arasında ilk üç sıralamada yerini çoktan aldı. Ziaja söylemesi oldukça zor ki nasıl söylenildiği konusunda da bir bilgim yok. Öncesinde bu markanın el kremini kullanıp çok memnun kalınca neden denemeyeyim dedim. Hemen yorumlar yazma yerine de sonuna kadar bekleyip öyle yorumlamak istedim. Ziaja Keratinli Keçi sütü (400ml) şampuanı içerisinde keçi sütü proteinleri ve keratin bulundurmakta. Şampuanın vaat ettikleri;

- Saç derisini hassas bir şekilde temizler ve bozulan saç yapısını yenilemeye esnekliğini geri kazandırmaya yardımcı olur.
- Saç kırılmalarını ve kırılganlığını önler.
- Hoş ve hafif kokusu rahatsızlık hissi vermez, uzun süre kalıcı koku sağlar. 
      İlk iki vaadini gerçekleştiren bir şampuan olduğunu belirtmek isterim. Üçüncü madde ise benim için biraz yarım kaldı. Hemen köpüren bir şampuan değil. Gerçi doğal şampuanların kolay köpürmemesi olağan dışı oluyor ama uygulamayı iki-üç kez tekrar etmeme sebep olmasına rağmen koku kalıcılığı biraz hava da kaldı benim için. Ancak saçlara verdiği yumuşak etki, canlılık sonunda aradığım şampuanı buldum dedirtti.
 Yorumlarınızı beklerim :)

22 Haziran 2018 Cuma

BULUT OYUNU




Çukurova... 
Sıcak kelimesine en güzel adlandırma ile adlandıran Yaşar Kemal'in Sarı Sıcağı... Arabadan hızlıca geçip giderken ancak bu kadar çekebildim. Durup günebakan çiçekleri arasında bir fotoğrafım olmasını çok isterdim.
 Ardında Toroslar ve sarının her türlü tonunu dile getiren bu manzara. Akşamına inanılmaz bir yağmur yağacagini haber veren bulutlar ise bu fotoğrafın en güzel detayı. 
Öylesine yakın olup öylesine uzak olduğunu bilmek. İstemsizce ellerinizi uzattığınızda tutacak gibi hissetmek en güzel alışkanlık . Bir çocukluk alışkanlığı ... 


Küçükken bulutlardan hikayeler bulmaya çalışırdım. Bulutları sevdiğim insanların yüzlerine benzetir ellerimle fotoğraf çeker gibi fotoğraflamak isterdim. Aslında fotoğraflardım da... Zihnimde... 
     Çukurova' da olduğumuzu ancak yola çıktıkça anlıyoruz. Öylesine çok bina arasında gökyüzünü dahi unuturken doğa bir şekilde kendini hatırlatıyor. 
Bu kısmın ilerisinde Hanımın çiftliği de var. Bilmem Orhan Kemal "hanımın çiftliği " kitabını okudunuz mu? Yaşanmış bir hikayenin aktarımını yaparken hikaye ile gerçek karışıyor sanki.  
Yol boyunca düşünüyorum zaman denilen kum saati birer birer azaltırken içindekileri,  görmek ve bakmak arasındaki o ince çizgiyi daha bir net anlıyor. Belki defalarca geçtiğiniz bir yol ancak bir başka zaman diliminde size bambaşka görünebiliyor. Bazen bir bulut sebebi oluyor bazen de yolculuk yaptığımız insanlar. 

Yolda olmayı seviyorum galiba. Giden ve kalan olmadan varış noktası bir adım ötede çıkış noktası ise hemen ardımda... Çukurova'ya yolunuz düşerse eğer gezecek çok yer anlatılacak çok hikaye var. 😊😊😊