11 Ekim 2024 Cuma
The Earbuds You Are Looking For Is Soundpeats Breezy
6 Ekim 2024 Pazar
ADANA BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK MÜZESİ
2024 senesi bana sabırlı olmayı öğretti. Geç kalınan saatler, uygulanmayan kurallar, sen iyiysen iyi olan insanlar ve asla mutluluğuna destek vermeyen insanlar. Bununla ilgili sanırım sayfalar dolu yazacak kadar dolsam da bu yazımda sizlerle Adana Biyolojik Çeşitlilik Müzesini paylaşacağım. Bu müze Belediyenin şehrimize kazandırdığı bir kompleks. Çoban Dede'ye doğru hemen çok yakınında ormanlık ve harika bir göl manzarasına sahip. Öncelikle açılan bu müze; ilk üç ay ücretsizdi. Malum 2024 Şubat ayından neredeyse Ankara hariç dışarı çok az çıktığım için gitmeyi ertelediğim yerlere gitmek gibi bir planım vardı. Bu hafta neden gitmeyelim. Araba park problemi sorunu olsa da hakikaten harika bir tasarıma sahip. Ancak sivil ücretin 40, öğrenci bilet ücretinin ise 20 lira olması kesinlikle pahalı diyebilirim. İki kişi 80 lira ödedik, peki değdi mi derseniz?
Sanırım, eh işte cevabını verebilirim. Adana'da çok fazla biyolojik çeşitlilik vardır. Lokman Hekim ölümsüzlük otunu bu topraklarda aramaya gelmiş, bulmuş hatta kaybetmiştir de. Bu anlamda bitkilerin gerçekliğini görmeyi isterdim. Çünkü yolda yürüseniz şifalı bir bitkiye rastlayabilirsiniz. Müze de yer alan hayvanlarda keza oyuncak gibiydi. Ama tavandaki kuş detayı ve dijital ve üç boyutlu teknolojilerin kullanılmasına bayıldım. Üst katta yer alan ekranda seçtiğiniz tohum adeta bir büyü gibi büyümüş, ağaç halinde görmek çok tatlı bir detaydı. Zeminde ise denizaltında yolculuk yapar gibi balıkların, yengeçlerin hareketi gerçekten güzeldi. İnteraktif özellikler anlamında başarılı buldum gerçeklik anlamında ise dediğim gibi Ilter Uzel Tıp ve Diş Hekimliği müzesinde daha fazla bitki vardı. Müzede rehberin olmaması da ayrı bir eksiklikti. Anlatan birisinin olmasının güzelliğini Luvi Müzesinde gördüğümüz için en azından özellikleri anlatan birisi olması güzeldi. Biz çıkarken müzeye aileler geldiler. Çocuklar için özellikle mutlaka gezilmesi gereken bir yer olduğunu düşünüyorum. Biyoloji dersinde laboratuvar sıkıntısı yaşayan okullar da olduğu göz önüne alındığında, Coğrafya dersinde toprağın yapısı gibi unsurları görsel olarak daha canlı ve etkileyici görülmesi anlamında ziyaret edilmesini tavsiye ederim.
Sonrasında Çoban Dede'yi ziyaret edebilir ve Adana'nın muhteşem göl manzarasını da seyredebilirsiniz. Çoban Dede'nin hikayesini daha sonraki yazılarımda sizlerle paylaşacağım. Burada oldukça bilinen bir yerdir. Suyun ve güneşin şehri olan Adana'da fazlasıyla efsaneler ve hikayeler bulunmakta.
Güzel yorumlarınızı bekliyorum. Belki bugün sizler için üzücü ve yorucu geçmiş olabilir. Aynaya baktığınızda yorgunluğunuzu görüp üzülmeyin, her gün yeni bir başlangıç. Bu başlangıçlara gülümseyerek devam edilmeli; kimse sormasa dahi kendinize şu soruyu sorun. "Nasılsın?"
(fotoğraflar, çekim bana aittir, izinsiz şekilde kullanılamaz)
30 Eylül 2024 Pazartesi
TÜRKİYE'DE İŞSİZ OLMAK
Sonbahar mevsimi her şehirde aynı başlamaz. Yaşadığım şehirde bir yağmurla ve gece serinliği ile başlar. Bu mevsim ara mevsimdir. Gündüz yakıcı güneş gece yerini esintilere bırakır yerini. Beni düşüncelere sevk eder. Gece uzun, düşünceler ise oldukça derindir. Bu çağa kova çağı diyorlar daha bireysel daha teknolojik ve belki de bencilce bir çağ. Ama daha bireysel olduğuna inanmaya başladım.
Geçenlerde internette bir yazı görmüştüm. "Sen iyiysen insanlar da iyidir" Ya kötüysen? İşi düşmeyince aramayan uzun zamanlı arkadaşlıklar; bencilce nasılsın demeden sen bana sordun mu cevapları; ve şunu anladım ki mutlu anlarınızda yanınızda olmayan insanlar kötü anlarınızda zaten yanınızda olmazlar. Ortak bir dert varsa ancak ilgiliymiş gibi olan insanlardan uzun durun. Anneannem dağ değişir, insan değişmez derdi. Haklıymış. İnsan öncesindeki huylarını zamanla törpülemezse sabreden insanın ömür boyu sabredeceğini zannediyor. Acaba enayi olarak görülüyor daha fazla tahammül eden diye düşünmeden edemiyorum. Ne tavsiye edebilirim ki; büyümeyen insanlardan uzak durulmalı. Zaman güzel vasıfları kişiliğinize eklesin dileğiyle...
Bu arada dört üniversite mezunu olarak hala işsizliğim devam ediyor. Yüksek lisans sonrası şansımın daha fazla artacağını düşünmüştüm ama yanılmışım. Biliyorsun ki Halk Eğitim Usta Öğreticilik için Ağustos ayının sonunda E-yaygın sistemi üzerinden başvuru açılıyor. Eğitim Fakültesi mezunu ve mesleki tecrübeniz varsa puanınız yüksek oluyor. Bu sene yüksek lisansı da eklediğimde puanım oldukça yüksekti. Nitekim ilk sırada yer aldığımı gördüm. Birinci sırada yer aldığım Çukurova Halk Eğitim Merkezini aradığımda zaten kadrolu öğretmenleri olduğunu ve Milli Eğitim'den de birilerinin geldiğini söylediler. Bende öyleyse sistemde kapatın niye açık tutarak tercih yapılmasını istiyorsunuz dediğimde; sistemin çok da kaale alınmadığını ima etmeden aslında direkt söylediler. Hakkın yenilmesine alışkın olsam da şaşkınlığım artık alışılmış bir durum olması. Seyhan'daki bir halk eğitim merkezi ise sistemde başvuru devam ederken öğretmen oryantasyon toplantısı yapmışlar. Ne ilginç öyle değil mi!!!!
Ücretli öğretmenlik ise; bambaşka bir konu. Dönem başlamadan çok uzak bir ilçeden arandım. Okula ulaşabilmem için iki vasıta değiştirmeliyim. Öyle ki birinci vasıta bir saatlik bir yol sonrası 45 dakikalık yeniden bir yol yapmalıyım. Üstelik Adana'da ulaşım sivil nakit:30 lira kart ise 25 lira. Günde 100 lira ulaşım ve haftada ulaşım 500 lira aylık ise 2000 lira. Ücretli öğretmenlik ders saati karşılığı olduğu için maaşınız zaten az ve ulaşım ve yemek gibi masraflar eklendiğinde maaşım? Okullar başlayalı neredeyse 1 ay olacak ve şu anda da ilçelerden aranmıyorum. Anlamadığım kendi alanında niteliği yüksek olan başvuranlar yerine KPSS puanı dahil neden önlisans mezunları ya da başka kriterlere sahip olanlar çağırılıyor. Duyuyoruz çünkü...
Biraz içimi döktüğüm bir yazı oldu ancak geleceğimi belirleyememek artık ciddi manada moralimi bozmaya başladı. Üniversitelerin Meslek Yüksek okullarının da kontenjan olarak başvuru şartını sağladığım yerler İstanbul'da. ALES puanı ve alan mezuniyet şartı aranmakta. Ama sınava girebilme sıralamasını geçtikten sonra İstanbul'a sınava gidebilmek bile o kadar masraflı ki; çalışmazsam kendi masraflarımı zaten karşılayamam. Öyle saçma bir döngü oldu ki iş başvurusu yapabilmem için dahi işimin olması gerek. Ayrıca İstanbul'da ütopik kiralar ile alacağım maaşım nasıl yetecek? Hayatımın en verimli olduğunu düşündüğü zamanlar geride kalıyor. Artık stres, üzüntü, masa başında olmaktan da dolayı yaşanılan rahatsızlıklar derken artık bir kez okuyup ezberlediğim bilgileri iki kez üç kez okuyorum.
Süreç uzadıkça aile evinde yaşadığınız için herkes sorma hakkını kendinde buluyor. E sonuç ne oldu? Ben sonucu anlamıyorum ki size de anlatayım demek istiyorsunuz. Yakın bir zaman sonra yabancı dil sınavı var ve mecburen başvuru yaptım. Böyle olunca bu sınavlar hiç bitmiyor ki cümlesine maruz kalıyorsun. Bir ara size özel okulların teklif ettiği trajikomik maaşları da size anlatırım.
Türkiye'de işsiz olmak; zor kelimesinin sözlükteki anlamından çok daha fazlasını taşıyor. Maruz kaldığınız söylemler kalbinizi ve ruhunuzu fazlasıyla yaralıyor...