31 Ocak 2020 Cuma

MISSHA PİRİNÇ MASKESİ


Missha Temizleyici& Aydınlatıcı Peeling Jel Maske (Pure Source Pocket Pack(Rice) 10 ml
Doğal Esanslarla Dolu Maske 
Kese paketi sayesinde kolayca sıkılarak kullanılır.
-200 mg pirinç içeren, nemlendirici peeling jel
Hassas ciltleri ölü hücrelerden arındırarak pürüzlü cilt dokusunu düzgünleştiren peeling jel
-Ölü hücreleri yumuşakça ciltten arındıran hafif peeling jel dokusu
Taneli dokusu ciltten ölü hücreleri yumuşakça arındırarak arındırır
-Paket maske kolayca sıkarak kullanılır ve 2-3 kere kullanılabilir.
Paket tipi maske sadece sıkarak kolaylıkla kullanılabilir ve çok etkilidir.
*Pirinç besleyicidir cilde temiz bir parlaklık ve derinlemesine nem sağlar.
*Pirinç içerikli paket peeling cilt dokusunu pürüzsüzleştirir.

Benim için oldukça başarılı bir maskeydi. Aslında pek fazla bir beklentim yoktu özellikle elime ulaştığında ne kadar küçükmüş diye üzülmüştüm. Ancak 3 kez dolu dolu kullandım. Paketli ve tüp şeklinde ağız ilginçti ama gerektiği kadar kullandığınız için gerçekten bereketli bir maske oldu. 

T bölgesi yağlanması problemi olanlar için kullananların memnun kalacağını düşünüyorum. Kullanım sonrası ani kuruluk ve gerginlik hissi yok ancak harika bir aydınlık durumu da olmadı. Benim hoşuma giden en önemli özelliği ise yağlanma durumunu dengelemesi oldu. Ertesi güne de etkisini görüyorsunuz. Fiyatına göre diğer maskelerden bence başarılı bir maske. (16.9 TL)
Şimdilik yorumlamalarım bu kadar beklerim yorumunuzu...

27 Ocak 2020 Pazartesi

BAYATLAMAYAN LOKMALIK KURABİYE TARİFİ

BAYATLAMAYAN LOKMALIK KURABIYE TARİFİ

Yeni tarifler denemeyi sever misiniz? Yeni tarifleri denemek ve içerisinde hangi maddelerin bulunduğunu bildiğim yiyecekleri yemeyi seviyorum. Yağ kısmında özellikle mideme çok çabuk dokunduğundan sanırım biraz hassasım bu konuda.  Dışarı yemeği mi ev yemeği mi sorusuna sonuna kadar ev yemeği diyenlerdenim. 

Lokmalık kurabiyeleri de tarif ararken daha doğrusu evimize misafir geleceği hafta ki herkese yetecek hatta fazla fazla yenilecek kurabiye tarifi ararken ilk kez yaptım ve çok lezzetli oldu. Uzun süre bayatlamıyor. Ağızda margarin tadı hissedip de rahatsızlık duyabileceğiniz bir lezzeti kesinlikle yok. Kırmızı pul biber de ayrıca bir lezzet veriyor.

BAYATLAMAYAN LOKMALIK KURABİYE TARİFİ

125 gr tereyağı
1 çay bardağı sıvıyağı
1 yemek kaşığı pudra şekeri
1 yemek kaşığı çörek otu
1 yumurta(sarısı üzerine beyazı içerisine)
2 yemek kaşığı üzüm sirkesi
1 tatlı kaşığı tuz
1 paket kabartma tozu
2,5 su bardağı un 

Orijinal tarif bu şekilde ancak evde o zaman pudra şekeri olmadığı için ben 1 yemek kaşığı dolu dolu olmadan normal şeker kullandım. Ayrıca 2,5 su bardağından fazla un kullandım. Tahminimce 3 bardak dolu dolu kullandığınızda daha kıvamlı ve yumuşak bir hamur oldu. Hamur kısmına 2,5 su bardağı undan sonra siz karar vermelisiniz. Yoğurdukça anlıyorsunuz hamurun un isteyip istemediğini.

* Tereyağı oda sıcaklığında yumuşak olmalı
* Önceden ısıtılmış olan fırında 180 derecede 20-25 dakikada hazır. 
Benim elim nedense çok küçük kurabiye yapamıyor. Bende şikayetçiyim bu durumdan ama 41 tane çıktı. Siz ayarlarsanız bence 50 tane kurabiye çıkar. 

Beklerim yorumlarınızı... Karşılıklı çaylar içilen mutlulukla ve kahkaha ile dolu bir gün sizinle olsun :)

22 Ocak 2020 Çarşamba

2020 İLK MİM



 Adana'da inanılmaz soğuk bir hava var. Kar soğuğu denilen. Hani kar yağsa havanın o keskin soğuğu biraz daha yumuşayacak denilen türden. Güneş bir figür gibi; neyse hafta ortası olan Çarşamba gününe ayrı bir sempatim vardır. Hafta içi ciddiyetini biraz alıp götüren bir gün sanki.  2020 yılı ilk mimine sevgili Deep davet etmişti ancak şimdi yazmaya fırsat bulabildim. Onun bloğunun linki;
                       
-Blog yazmaya nasıl başladınız?-
Aslında Facebook'ta arkadaşımla beraber okuduğumuz kitaplardan alıntılar yaptığımız ya da sevdiğimiz müzikleri paylaştığımız bir sayfamız vardı. Arkadaşım blog açmalısın derdi ben de bir türlü cesaret edemezdim. Bilmiyorum; sürekli notlar alan ve defter kalemle yaşayan bir insanım. Belki de notlarımı paylaşmak için biraz daha zaman vardır diye düşünüyordum. Şimdi düşünüyorum da üniversitede takip ettiğim Kore yazıları yazan bir blogger vardı. Onun yazılarını okumayı çok severdim. Kendisi evlendikten sonra orada yaşamaya başlamış. Düzenli yazılarını okumak güzeldi. Ayrıca Sergül Kato'nun da blog yazılarını okurdum. Pucca'yı ise blog yazılarından değil de Twitter gönderilerinden tanıdığımı söyleyebilirim; yazılarını okumadım. 
Ancak her zaman kendi kararını verir. Tıpkı yazmaya karar verdiğinizde kalemin karar vermesi gibi... Her varlığın bir iradesi vardır. Ne kadar plan yapsanız da ne kadar cesaretlendirseniz de kendinizi zamanı gelmemişse olmuyor. Ben de kaplıcaya gittiğimizde elimde bilgisayarım da olmadan telefonum bloğumu açıp ilk yazımı yayınlamıştım. O tatilden aklımda kalan yazımı küçük ekrandan düzenlemeye çalışmam ve puslu gri havanın yağmuru getireceğinden emin pencereden dışarıyı izlediğim andı... İyi ki blog yazıları yayınlamaya karar vermişim diyorum. Çok güzel insanlar tanıdım mesafe uzak olsa da yazılarımı okuyup yorum yaptığında çok sevindiğim ve yazılarını da okumaktan keyif aldığım blogger arkadaşlar... Daha nice yazılarımız olsun :)

Beklerim yorumlarınızı ve yapmayan herkesi bu mime davet ediyorum... 


17 Ocak 2020 Cuma

CECILE MASKARA


Başlangıçlar aslında sonuçlara doğru giden o yolda motivasyonun da yolculuğunu barındırmaz mı! Ben de motivasyonumu kendimce kaybetmemek için ertelemeden taslak halindeki yazılarımı bitirmeye çalışmaya karar verdim.  Cecile parfümlerini sevdiğimi hatta yıllardır kullandığım benimle klasikleşen kokusu olan bir marka. 

Koku dışında kozmetik alışverişim sırasında makyaj malzemelerini de görünce satın almak istedim. Öncelikle maskarasını satın aldım. 
"Catch the luck!"
Şansı yakalayamadım ama :) Benim için pek başarılı bir ürün olmadı ne yazık ki...



Hayvansal katkı maddesi içermez.
-Işıltılı itişe, ipeksi dokuya sahip ve kolaylıkla uygulanabilen formül
-Yüzünüze doğal bir ışıltılı verir
-Vegan içerik
-Parabensiz
-Dermatolojik olarak test edilmiştir.





Kokusu rahatsız edici değil; kozmetik ürünün vegan olması satın almamdaki önemli faktörlerden birisiydi. Fırça dizaynı oldukça güzel; tek tek ayırıyor kirpikleri. Ancak dayanıklılık konusunda oldukça başarısız. Kuru bir duruşu yok. Kullanımdan kısa bir zaman dilimi içerisinde akıyor; aslında bu kadar kolay bir akış gösteren maskara kullanmamıştım. Oldukça ilginç geldi. Bir daha satın almayacağım ürünler arasına girdi bu ürün.
Şimdilik yorumlarım bu kadar beklerim yorumlarınızı...


13 Ocak 2020 Pazartesi

ELİDOR BY MELİSA ŞENOLSUN

                           
Denebunu by Melisa Şenolsun heyecanla beklediğim kutulardandı. Farklı şampuanlar denemek saç kremi ile birlikte ve yorumlamak için bekledim.
 "Elidor by Melisa Şenolsun Şampuanı ve saç kremi Kırmızı yosun içeriği ile yıpranmış saçları güçlendirir. Saçlarınızı deniz, güneş ve rüzgarın yıpratıcı etkilerinden korur ve her koşulda dayanıklı, yumuşak ve göz alıcı saçlara kavuşmanızı sağlar. Deniz, güneş ve rüzgarın yıpratıcı etkilerini düşünmeden yazın keyfini çıkar. Kırmızı yosun: Milyonlarca yıldır zorlu okyanus şartlarında yaşaması ve sert dalgalardan, yüksek ısı değişikliklerine kadar her koşulda hayatta kalmasıyla bilinir."
Notlarım;
Kokusu gerçekten oldukça kalıcı bir şampuan ve saç kremi. Özellikle saç kreminin saçı rahatlattığını düşünüyorum. Saçlarım kolay elektriklenir. Kullanım sonrası elektriklenmeyi önlediğini gördüm. Ama ilk kullanımda ki acaba şampuan değişikliği dolayısıyla mı saç dökülmesini fazla buldum. Kış mevsimi biraz daha korunaklı geçtiği için yaz dönemindeki etkiler için yaz mevsiminde de kullanılıp kıyaslanması gerektiğini düşünüyorum. Benim için dört dörtlük olmasa da indirimde iken özellikle satın alıp deneyebilirsiniz. 
Beklerim yorumlarınızı... Güzel bir hafta olsun...
Instagram adresim : @camdanduslerblog

8 Ocak 2020 Çarşamba

DOVE NEMLENDİRİCİ BAKIM SIRLARI

                                 
Ocak ayında daha çok paylaşımlar yapmayı istiyorum. Daha fazla yazı yazmak 2019 yılı her kadar istediği gibi geçmese de kullandığım ve sevdiğim benim için 2020'ye kalan ürünleri paylaşmak istiyorum. Dove beni şaşırtan bir marka. Sabunlarına çocukluktan aşina olsam da farklı ürünlerini de kullandım ki en beğendiğim ürünü de Dove bakım sırları deodorantı oldu.  

Ürün özellikler notlarım; 

  Dove Nemlendirici Bakım Sırları
*Hindistan çiçeği ve yasemin çiçeği kokuları
*alkolsüz
*Hint kadınlarının bakım sırlarından ilham alınarak geliştirilen Dove Nemlendirici Bakım Sırları deodorant, hindistan cevizi ve yasemin kokuları içeriyor.
Yasemin kokusu denildiği an bir adım benim için önde oluyor. Alkolsüz bir deodorant. Hindistan cevizi kokusu benim için belirgin gelmedi ki benim için güzel bir durum; karışım kokusunun kalıcılığı güzeldi. 48 saat terlemeye karşı koruma sağlar özelliğini yazın test etmek gerek ben sonbahar sonu bu ürünü satın almıştım. Yumuşak bir etki bırakıyor; nemlendirici etkisi olduğu zaten belirtilmiş ki bu özelliği başarılı. İndirimde 15 TL gibi bir fiyata Watsons'dan satın almıştım.İndirimde bakmanızı tavsiye edebileceğim ürünlerden.  
Güzel bir gün olsun hepimiz için... Beklerim yorumlarınızı. 
Instagram adresi @camdanduslerblog



3 Ocak 2020 Cuma

BREATHE MOVIE



Aşk... Tek kelime bütün kelimelere bedel midir? Kimbilir... Ocak ayında izlemek istediğim film listemde ilk sırada yer alan bu filmİ; izler izlemez yorumlamak istedim. Hemen filmden bir alıntıyla yazıma başlıyorum
"Çünkü sadece hayatta kalmak istemiyorum hayatı dolu dolu yaşamak istiyorum..."(Robert Cavendish)
Not aldığım bu alıntı benim için iyi bir ders oldu. 


Gerçek bir hikayeye dayanan filmlerin yeri bende çok ayrı. Beğendiğim ve etkilendiğim filmleri mutlaka tavsiye ederim. Breathe film konusu ise; Robert Cavendish henüz 28 yaşında felç geçirir ve yalnızca yaşaması için birkaç ayı olduğu söylenir. Ailesi özellikle eşi Diana vazgeçmez. Tüm engellemelere rağmen eşini hastaneden çıkarır Diana... Robin'i azmi ile yaşamda kalması için cesaretlendirir. Literatüre geçecek bir hikaye ile tüm çocuk felci hastalarına da umut olurlar ve çocuklarını beraber büyütürler.
 Film Diana(Claire Foy) 'nın bir tablo gibi güzelliği ile başlar. The Crown dizisinde Kraliçe Elizabeth canlandırmıştı. Oyunculuğunu çok başarılı bulduğum bir aktrist. Andrew Garfield (Robin) neden bilmiyorum ayrı bir sempatim var. (Sevimli ve harika mimikler var :) 1 saat 58 dakikalık bu filmde hiç sıkılmadım. Evet biyografik bir hikaye var ancak hikayenin yaşatılması başarılı bunun yanı sıra görsel açıdan fazlasıyla tablo gibi mekanlar etkileyiciydi. Robin, Afrika'ya gidip gelen çay ticareti yapan, Diana ise güzelliğiyle, hali ve tavrı ile oldukça özel bir karakter.... Robin görür görmez Diana'ya aşık olur ve onu etkilemek için çabaladığında herkes Diana'nın kalbini vereceğini düşünmez ama göz açıp kapayıncaya kadar evlenirler. Afrika'da uçak kullanmaları, yaşantıları Robin hayat dolu ve enerjik bir insan ki Diana' da ona uyum sağlar. Hamile kaldığında çok mutlu olurlar. Ancak Robin bir anda geçirdiği çocuk felci yüzünden sayılı zamanları kaldığı söylenir. Diana o sırada hamiledir ve doktorların söylemlerine göre 1 ay kalmış olan kocasını pes etmez; İngiltere'ye götürmek konusunda ısrarcı olur. İngiltere'de ise kocasının yaşamda kalmak istememesine aldırış etmeksizin her gün onu ziyaret eder, Robin'e yaşam azmini verir. Bu sırada da Diana ev satın alır, düzenler ve Robin'i eve getirir. Bir not olarak belirtmek isterim ki; Diana ve Robin'in arkadaşları çok sevimliydi. 1 aylık ömür biçilen Robin yaşarken hayatını kolaylaştıracak, yaşamda kalması için özel bir tekerlekli sandalye arkadaşı tarafından tasarlanır. Bu sandalye sonra patenti de alınmış. Tam 21 yıl daha yaşayan Robin; oğlunun büyümesini de görür ve hatta konferansa bile katılır. Sonu ise bence gözyaşlarınızı tutamayacaksınız... Bu filmin yapımcısı gerçek Robin'in oğlu Jonathan babasına ithaf ederek filmi yapmıştır. Diana ise aldığı sorumluluk ve kararlarla hatta bize çılgınca gelebilecek kararlarıyla vay be dedirtti. 
Mutlaka izlemelisiniz diyebileceğim bir film... Beklerim yorumlarınızı...