3 Haziran 2018 Pazar

EAU THERMALE D'URIAGE(URIAGE THERMAL SU)




Havalarında insanlar gibi kafası karışık? Umulmadık zamanda yağmur yağarken biraz mesafe alınca yağmur yerini güneşe bırakmakta. O boğucu etki anlaşılmıyor. Ama yine de şükürler olsun ki geceleri çok güzel. Yaz; yayla da belki biraz daha güzel geçse de inanılmaz bir nem ile birleşince uyku çok zor oluyor. Nem demişken normalde denemeliyim dediğim ürünleri bile biraz memnuniyet ve yakın insanların kullanım durumlarına göre alırım. Ancak bu yıl diyorum ya kendimde şaşkınım. Yeni şeyler denemekte daha cesurum. Mart ayında indirimlerde neler var neler yok derken Watsons'a girdim. Uriage Termal su incelerken yardımcı olmaya çalışan kızı kıramadım. İndirimdeyken alın lütfen diye :) Mart ayından itibaren kullandığım bu ürünün özelliklerine gelince;






EAU THERMALE D'URIAGE(URIAGE THERMAL SU);  İçeriğindeki doğal eser element ve zengin minerallerle cildi nemlendirip sakinleştirerek, cildin korunmasına yardımcı olur. Günlük düzenli kullanımla cildin canlılığını ve parlaklığın korumaya destek olur. Tüm cilt tipleri ile uyumludur.
Kullanım şekli: Püskürtün ve anında etkiyi hissedin. Çocuk ve yetişkinlerin kullanımına uygundur. (Fransa'da ithal edilmiştir.)
Doğa tarafından zenginleştirip saf, olağanüstü su... Kaynağında doğrudan paketlenmiş, saf ve doğal olarak zengin mineral tuzlardan ve iz elementlerden toplanır. Bu bileşim tüm Termal suların en dengelisidir.
-Cilt bariyerini güçlendirir.
-Cildin doğal nemlendirici faktörleriyle benzer olan yüksek konsantrasyondaki mineral tuzlar sayesinde, eşsiz nemlendirici avantajlar sunuyor.
-Kalsiyum ve magnezyum tuzlarının yüksek düzeyde olması sayesinde hassas ciltleri yatıştırır.

Bu ürünü makyajımı temizledikten sonra kullandım. Bazı cilt temizleyiciler sonrası ciltte sabun kullanmış gibi bir kuruluk olabiliyor bazen. Bu durumu pek sevmiyorum. Gerginlik, kuruluk hissi devam etmese de aslında hiç olmasa diyorum. Mart ayında malum kış mevsimi nem ihtiyacı için kullansam da bu kuruluk hissini gerçekten azalttı Mayıs ayında ise ferahlık verdi sanki. Bu arada hala bitmedi bereketli çıktı anlayacağınız. Kullanım sonrası yapışkan bir his bırakmadığı için de ayrı bir sevdim. Yaz için de indirimde görür görmez alacağım. Normal fiyatı biraz pahalı gelse de sanırım 40 üzeri idi. Ben aldığımda 29 TL ye almıştım. Mükemmel bir değişim görmedim. Ama nem sağlayan ne kadar karmadan yağlıya dönük bir cildim olsa cilt temizliği sonrası kullanmakta cildimi oldukça rahatlattı. Şu sıra da ferahlık veriyor. Canlı bir görünüm sağlamakta.
Umarım güzel bir gün geçirmişsinizdir. Yorumlarınızı beklerim....:)


1 Haziran 2018 Cuma

TARİH DURAĞI


       Tarih yalnızca geçmiş değildir tarih yaşayan, nefes alan her bir hayat zerresinde kendisini hatırlatırken unutulmaz
 bir öğretmendir. Ben sayısal çıkışlı bir öğrenci olarak her zaman tarih derslerini çok seven hatta sınıfıma göre fazla seven bir öğrenci oldum. Ancak hep de bir soru işaretim oldu tarih kitaplardan öğrenilirken yan kaynaklardan neden desteklenmesin? Bir roman, bir müze belki de bir şehir... Hatta belgeseller sayamadığım 
bir sürü şey. Benim için de Osmancık, 
TRT 1 de yayınlanan sinema dizi tadında iken kitabını sonra okudum. Tarık Buğra Osmancık. Anlatım tarzı ile zihninizde adeta resim çizen ve o dünyaya kolaylıkla girmenizi sağlayan yazar Osmanlı devleti başlangıç rüyasını anlatmakta. Kitapların zamanı vardır derim hep. 

Elimize aldığımız an ve ilk sayfa sonrası işte o an farklı bir dünyaya adım atmak için en anlamlı zaman dilimidir. Bu kitabı farklı zaman dilimlerinde yani yaş aldığım hayat yolunda birden fazla kez okudum. 
Her yaştan okuyucularında o dünyaya kendini kaptırabileceği bir kitap çünkü. Sizlere okumanızı tavsiye ederim. 
       Geçmişi düşünmek, bilmek; anlamaya çalışmaktan geçer. Sayılar ayrıntı aslında bir belirtidir. Şu savaş şu tarihlerde 
yapılmıştır evet ancak eksik bir taraf 
vardır bu cümlede. Ezberlemek anlamak değildir. O atmosferi o dünyanın ruhunu idrak edememek ezberin altında nefessiz kalmaktadır.
     Tarık Buğra ezberin altında nefessiz kalan o ruhu bir resim gibi çizerken o resmin içinde adete okuyucularını da var etmekte. Büyük bir devletin başlangıcını neden Osmancık'ın Osmanlı Devleti olduğunu oldukça sade bir dille anlatırken Osmancığın Osman Gazi olmasını o yolculuğu en baştan anlıyoruz. Edebali'nin rehberliğinde; Osman Gazi'nin ruh dünyasını nasıl şekillendirdiğini büyük bir idealin Osman Gazi'nin alınyazısı olduğunu görmekteyiz. Yer yer altını çizdiğim satırlardan alıntıları da aktarmak istiyorum;

"En önemli gerçek ve yaşayan tek gerçek; geçen günlerdir..."
"Yüreksizliğinden değildir gidemeyişi.... Kendisini hazır hissedemeyişindendir."
"Doğru, dünya büyüktür... Çok, çok büyüktür; hatta Osman'ın kurabildiğinden de çok büyüktür. 
Fakat bir ömür için, tek bir insan içindir bu büyüklük. Bir soy için değil; bir soyun benimseyeceği, bir soya benimsetilecek bir amaç, bir ülkü için değil! Ve dünyanın böyle amaçlara, böyle ülkülere açık olduğu, böyle amaçlar ve ülküler için küçüldüğü dönemler vardır."
    Bir anda Osmancık, Osman Gazi olmamıştır. Öfkesi ile yarışan Osmancık, büyük bir amacın yükünün omuzlarına yerleşmesi ile Osman Gazi olmuştur. Osman Gazi olma yolunda o amacın ne kadar değerli olduğunu anlamış ve bu doğrultuda hareket etmiştir.
     Büyümeyi bu kitapta göreceksiniz. Önemli bir tarihsel karakterin iç dünyasını anlarken yer yer kendinizden parçalar bulacaksınız. 
Tarih durağında belki de yazarında aradığı sorulara ondan önce vakıf olmuş gibi hissedeceksiniz veyahut yazarın başladığı paragraf başından son noktalama işaretine kadar ahlak, merhamet dirayet hatta yer yer sevginin önemine selam verip bir 
sonraki durağa geçmeliyim derken bulacaksınız kendinizi. Bu kitaptan sonra Devlet Ana'yı okumuştum. Bir sonraki durak yerine bir önceki durağa gitmiştim sanki.
      Osmanlı Devleti dünya medeniyetine damga vurmuş üç kıtaya hükmetmiş ancak zulümle değil merhametle; adaletle... Devletin sırrı belki de bu idi.
 Ancak bu sır nesilden nesle geçerken sırrın başlangıcındaki Osman Gazi'yi tanımaktan mutlu olacaksınız...
Yorumlarınızı beklerim :)

29 Mayıs 2018 Salı

İFTAR NOTLARIM


      Geç kalıyorum... Bu ara her yere koştur koştur olmak nefes nefese kapıdan geçerken yordu dedim kendi kendime. Yoruldum. Bugünde iftara az kalsın yetişemeyecektim. Adana trafigi İstanbul'a neredeyse yetişecek çünkü. Ama koştur koştur gelip de bu manzarayı görünce geç kalacağım telaşı arkadaşlarım bekliyor acaba onların masasını hemen bulabilecek miyim derken Adana hatırlattı kendini. Seyhan sularına bakıp giderken zamanın endişe değil birlikte aynı yemeği paylaşmanın yılların getirdiği o tanımışlık duygusunun huzurunu ... Bu arada duyguları hemen belli olan birisi olarak restorandaki görevlilerin merak etmeyin hemen üst kattalar diye yol göstermesi ile anladım ki üzülsem de mutlu olsam hayat yolunda akıp gidecek. Ramazan'ı yarıladık sayılır. Yılda bir kez konuğumuz olan bu ay gelip geçiyor neredeyse. Mevsimlerin tüm kararsızlığına hayatın tüm trafiğine rağmen çocukluk alışkanlığı gibi anılarımızı doldurarak geçiyor. İftar sırasında istemsizce düşündüm lise arkadaşlarının ne kadar özel olduğunu ... 
       Her yıl düzenli olarak bu ayda beraber aynı sofrayı paylaşmaktan mutluluk duyduğumuzu... Aynadaki sima değişse de huzurun dili bir demet tebessüme sığıyor işte... Yedi numara dizisini sevenlerden misiniz bilmem lakin benim için çok ayrı yeri vardır bu dizinin. Oradaki bir alıntı ile bitirip hayırlı ramazanlar dilerim... Beklerim yorumlarınızı ...
"Güzel anılar güzel filmlere benzer. Konuyu unutsan da başrolleri oynayanları unutamazsın"