6 Aralık 2018 Perşembe

RAB NE BANA DI JODI MOVIE

 

Üç gündür yağmur yağıyor. 
Havanın gri-siyah bulutlarına alışamayan birisi olarak güneşi özledim sanırım.
 Kış güneşi biraz utangaç biraz parlak kendini belli etmek ister çünkü. yaz mevsimindeki görkemi azdır. Mevsimler değişse de başınızı kaldırın bir bakın ben buradayım; yalnız olmayı sevmiyorum dercesine.

Böyle havalar film izlemeli dediğimiz havalardan değil mi; ama. Bende uzun zamandır yazısını yazmak istediğim ara ara dinlemekten de vazgeçmediğim şarkıları olan ki bazen Instagram hikayelerimde de görmüşsünüzdür belki RAB NE BANA Dİ JODİ filmini paylaşmak istedim.
   
 
Rab ne bana di jodi
(Bu çifti Allah birleştirdi) filmi biraz 
eski bir film olsa da bence izlemesi oldukça hoşunuza gideceğiniz bir film. 2008
 yapımı olan bu film 2 saat 52 dakika.
 IMDB puanı hiç de fena değil.(7,2/10)
 Filmin başrol oyuncuları oldukça sevilen bizlerin de aşina olduğu oyuncular. Sharukkhan(Surinder Sahni/Raj rolünde)
 ki sinema reaksiyonlarında gördüm bu aktörün kendisinin başrol olmadığı filmlerde bir beş dakikalık görünmesi 
dahi olay oluyor. Seyirciler alkışlamaya başlıyorlar. Çok seviyorlar. Anushka Sharma'nın(Taani rolünde) ise ilk filmi. 
Bu filmden sonraki filmlerinde gördüğüm kadarıyla biraz değişmiş. 
Yüz hatları oturmuş. Hindistan'da film sektöründeki kast sisteminde bence kendi çabasıyla oldukça iyi bir rol almış. Anuskha'nın ailesi film sektöründen
 değil bildiğim kadarıyla. Gelelim bu filme Bu çifti Allah birleştirdi... 
Etkileyici bir ad. Filmde yine kulağımıza tanıdık gelen cümle içerisindeki kelimelere odaklanabiliriz. Ortak kelimelerimiz var. Film sevdiğimiz insandaki ilahi aşk üzerine kurgulanmış romantik komedi. Filmin başrol oyuncusu Sharuk Khan iki rolde.


Güzel bakan adamlardan
 kendisi diyorum. Ancak kimi yerlerde saç stili ile 2008 değil de daha mı önceki yıllardayız dedirtti. Sevdiği kadın için tamamen karakter ve tar değişikliği yaparak iki farklı insan oluyor. Bir oyun aslında hikayenin sonundan başlıyor ikisi de. Sonunda başa bu yolda tanıyorlar birbirilerini.

Bu kadına ayrı bir  sempati besliyorum. 
Hint filmlerindeki abartılı hatta müzikten dolayı çok fazla var 
çünkü atlamak istesem de sahneleri Anuska'nın filmleri daha anlamlı
 ve kaliteli bence. Kendi jenerasyonundaki kadın oyunculardan daha gerçekçi roller yapıyor ve güzel bir gülümsemesi var. Filmdeki karakteri babasının hatırı için tanımadığı bir adamla evleniyor.
 Evlendiği adam kıza olan sevgisinden iki farklı insanmış gibi davranıyor. 
(Surinder oldukça dindar ve mütevazi, sakin, Raj ise hareketli, sosyal)
Birbiri ile taban tabana zıt bir şekilde kızı tanımaya aslında kendini anlatmaya dayalı bir oyun. 
Kızın karşısına havalı bir şekilde
 çıkan dans partnerini yoksa evlendiği sakin, düzenli kocası mı hangisine aşık peki ya ikisi de aynı kişiyse. Oyunu bitiren
 filmin can alıcı sahnelerinden olan kızın dans partnerini beklerken karşısına kocasının gelmesi ve beraber dans etmeleri. Hint filmlerinde dans aşkı bir yana;
 kızın dans ederken yaşadıklarının aklına gelip iki karakterinde aynı olmasını anlaması şaşkınlıkla güzel bir sahneydi. Ancak şunu da belirtmem gerekir
 ki sevdiği için dans hareketlerini
 öğrenmek; ona kendini anlatmaya çalışmak yollarına çiçekler dökmek ve onun
 küçücük bir adımında dahi mutlu olmak bence Sharuk Khan oyunculuğunun etkileyici demek istiyorum. 

Filmin Haule Haule şarkısının Türkçe çevirisine bakmıştım. Dinlemenizi tavsiye ederim.Yavaş yavaş adım atılmasını anlatan mutluluk şarkısı; Dance Pe Chance dans hareketlerinin öğretildiği şarkı bence dinlemeniz gereken eğlenceli şarkılardan.

İzlemesi eğlenceli; 
sıradanlıkta güzelliği en önemlisi de
 kalbin görmeyi dilemesi üzerine bir film. On yılda çok fazla romantik komedi filmleri olsa da şarkıları ile film 
arşivimizde bulunması gereken bir film. Güzel bir gün olsun... 
Yorumlarınızı beklerim.

3 Aralık 2018 Pazartesi

SIMPLE HYDRATING GEL CREAM



                       Aralık geldi... Beraberinde biraz hastalıklar da getirse de bugün kendimi daha iyi hissettiğim için bilgisayarımı açtım. Eksik yazılarımı tamamlamak, kötü havaların etkisini sıyırmak iyi gelir diye düşündüm. Adana'nın alışkın olmadığı rüzgarlar ve sakin yağışlar vardı. Ne güzel bu kış hastalıksız geçer derken hava değişimi beni de yakaladı. Bitki çay sever misiniz bilmem ama sevenlerden olmasam da Allah razı olsun zencefil ve limon ikilisinden :D

           
Bu havaların etkisini fazlasıyla cildinde hisseden birisi olarak Simple markasının iyi kalpli yüz bakım serisinden en azından birisini denemek istedim. İndirimde iken 25 TL gibi bir fiyata almıştı. Ebat olarak küçükten biraz daha büyük çanta kremleri gibi :) Jel yapıda bir nemlendirici krem. Cildim karmadan yağlıya dönük bir cilt olsa da hava değişimlerinden fazlasıyla etkilendiği için kuruluklar olabiliyor. İki haftadır düzenli olarak kullanıyorum. 
afif bir yapısı var. İlk kullanımda ıslaklık hissi olsa çabucak emilim gösteriyor. Yoğun bir nemlendirmesi var. Nem maskesi yapmışım gibi hissetmiştim ilk kullanımda. İki haftadır kısmen evde olmak da zorunda kaldığım için makyaj öncesi nemlendirme olarak kullanmadığım için genellikle gece kremi gibi kullandım. Sivilce yapmadı. Bu özellik benim için sevindirici bir durum. Yaz mevsimi için yorum yapamayacağım ama kış için sevdiğim ürünler arasında yer edindirdi. Ürün tarafından belirtilenler;

*Dermatolojik olarak test edilmiştir
*Hipoalerjeniktir
*Hayvansal kaynaklı içerik içermez.
*Alkol, parfüm ve renklendirici içermediği de eklenmiş.
Bu marka biraz renkli bir şekilde Türkiye piyasasına girdi. Diğer ürünlerini de yavaş yavaş denemek istiyorum. Güzel bir hafta olsun. Yorumlarınızı beklerim...

27 Kasım 2018 Salı

SORU MU CEVAP MI?

 
Başını kaldır, yukarı bak! Ayrıntılar zihninde bambaşka bir hayale açılsın...Bu fotoğrafı çekerken bu cümle yankılanmıştı zihnimde. Her fotoğrafın kendine has hikayesi ve o hikayenin her bir insanda farklı bir yansıması var.
Sevgili düş tasarımcısı beni bir mime davet edince hemen yapmalıyım dedim.  Keyifli bir mim yapmış okumak isterseniz diye linkini bırakıyorum.
 
 
 
1.Sihirli değnek elinizde...İlk olarak ne yapmak isterdin?
 
Beş yıl sonraki halimi görmeyi çok isterim. Sihirli değneği zamanı ilerletmek için kullanmak olur yapacağım ilk iş.
 
2.Hangi çizgi film karakteri olmak istersin?
 
Ay Savaşçısı çizgi filminde Mars Savaşçısı. Sanırım biraz da o karaktere benziyorum. Benzerlik mi ilgimi çekti bilmiyorum ama sırf onun için izlerdim. Okul dönüşlerinde TRT-1 de hatırladığım kadarıyla öğleden sonra 3- 3.30  gibi yayınlanırdı. Bittiğinde o kadar çok üzülmüştüm ki...
 
3.Geçmişi değiştirme imkanın olsaydı neyi değiştirmek isterdin?
 
Sanırım üniversite için Sayısal, EA, Sözel sınıfları belirlendiğinde sözel sınıfında olmak için cesur konuşmalar yapıp ailemi ikna edebilmeyi isterdim. On beş yaşında gelecek için çok önemli bir karar olduğunu farkında olamayabiliyor insan. Bu yüzden seçimlerde yüzde doksan ailenin etkisi oluyor. Büyük bir pişmanlık oldu benim yaşamımda bu konu...
 
4.Tarihte hangi zamanda hangi olayın içinde olmak istersin?
 
Tarihin en önemli olaylarında gözlemci olarak bulunmak isterim. Tarihi, dönemin hikayelerini dinlemeyi çok sevsem de 60'larda yaşamayı çok isterdim. Olay kısmı bir yana 60'lar moda açısından çok ilginç ve zarif bir dönemi yansıtıyor. Alışkanlıklar yeni yeni duyulan müzik türleri ile bambaşka bir dünya sanki.

5.Görünmez olmak mı yoksa insanların düşüncelerini okumak mı?
 
İnsanların düşüncelerini okumak gereğinden fazla bir yük gibi geliyor. Daha çok kırgınlık veya hüzün gibi... O yüzden görünmez olmayı dilerdim. Belki Harry Potter kuşağından olmanın da verdiği bu durumdan da kaynaklı olabilir kendisine miras kalan görünmezlik pelerine çok imrenmiştim. Görünmez olmak daha eğlenceli sanki.
 
                          6.Bir ünlü ile tanışacaksın, kim olmasını istersin?
 
       Hugh Grant... Notthing Hill hayranı olarak aslında oradaki karaktere hayran olan birisi olarak onunla tanışmayı çok isterdim.
 
                              7.Eğer insan olmasaydın ne olmak isterdin?

         Rüzgar olmak isterdim. Sıcak bir şehirde yaşıyorsanız, rüzgar çok değerli oluyor. Onun yolculuğu benim için biraz fazla...Bir kitapta okuduğumu düşündüğüm bir paragraf aklımda kalan; "Rüzgar; gecenin sırrını saklayan vefakar dost. Karanlık yerini güne bırakırken kim bilir sen hangi diyara yolcusun..."
 
Bu mimi okuyan herkes yapmalı bence ;) Yorumlarınızı beklerim...