9 Eylül 2019 Pazartesi

GOSSIP GIRL


XOXO; GOSSIP GIRL...

Dedikocu Kız efsanesi geri dönüyor. Lise, üniversite de düzenli olarak takip ettiğim son sezona doğru ise beklentilerimi azaltarak bölümler atladığım unutulmaz karakterlerle dolu dizi. 2007-2012 yılları arasında 6 sezondan oluşan bu dizi moda akımını renklendirmişti. Hatırlıyorum da Blair'in saç tokaları, bandanalarına bayılırdım ki en sevdiğim karakterlerden birisiydi. Bu diziden sonra oyunculuk adına önemli atılımlar yapacağını düşündüğüm Blair(Leighton Meester) önemli yapımlarda göremesek de Serena(Blake Lively) ünü oldukça arttı. Barbie ve Queen B... En yakın arkadaş en büyük düşman, değişen dengeler, lise problemlerinin çok daha fazlası Yukarı Doğu Yakasının zenginlerinin hayatını en yakından takip eden ve yayınlayan blog yazarımız Gossip Girl... Dönem dönem Gossip Girl taklitleri olsa da asıl Gossip Girl şaşırtıcı bir karakter çıkmıştı. İzlemeyenler için o karakter kimliği bir köşede dursun diyorum :D
Constance Billard Okulu ki ne okulmuş hakikaten derken karakterlerin okulu... Bu karakterler arasında benim favorim mi? Dan Humphrey(Pen Badley) ve Jenny(Taylor Momsen) idi. Bu iki kardeşin yaşadıkları yer, babaları 90'ların önemli gruplarından birisinin üyesiydi. Diğer zenginlere göre daha eğlenceli buluyordum onları hatta Jenny... Bu kız fazla güzel değil miydi yahu! Dizi sonrasında bir müzik grubunda yer aldığını görmüştüm. 
Dizimiz aslında bizim için klasik bir başlangıçla başlıyor. Bunu söylememenin en önemli sebebi romantik komedi dizilerinde karakterlerin tanışması konusunda geniş bir portfölyomuz var. Entrikalar konusunda da Türk dizileri oldukça başarılı :) 
Dedikocu Kız ise çekim kalitesi, dizinin ilk sahnesinin çekildiği alan, moda öncüsü olmasıyla ki özellikle Blair ve arkadaşlarının öğle arasında yedikleri meyveli yoğurt bile ikonikti. Dizinin gençlik roman serisinin de bulunduğunu hatırlatayım. Alacakaranlık, Dedikocu Kız ve Boleyn Kızı dönemi... Yaşlanıyorum sanırım :( Benim için unutulmaz diziler arasında olsa da kendi fikrimi belirtmeden edemeyeceğim. En önemli karakter Serena olsa da kızlardan benim için Blair idi. Sahip olduklarına dahi emek verip, kendi klasını oluşturduğu için... (en sevdiği film Tiffany'de Kahvaltı; bu karakter sayesinde bende izlemiştim o zamanlar) Serena hep bahanesi olan sevgisine inanmadığım bir karakterdi. Chuck ve Blair aşkı da efsane olsa da son sezonlarda Dan ve Blair etkilenmesi, arkadaşlıkları bence güzeldi. Eğer izlemeliyim dediğiniz dizi liste varsa bu diziyi de bu listeye eklemenizi tavsiye ederim.



Geri dönüş ise ilk sezon onayı ile orijinal karakterlerden sekiz yıl sonrası ve Constance Billard okulu öğrencileri ile devam niteliğinde olacakmış. Yeni karakterlerle...HBO Max'te yayınlanacağı belirtilen devam dizisinde Yukarı Doğu Yakasının dedikoduları ve gençlerin hayatı ve Dedikocu Kız... Bence eğlenceli, merak dolu bir dizi olacak. 
Güzel bir hafta sizinle olsun... Yorumlarınızı beklerim...

2 Eylül 2019 Pazartesi

SABRINA MOVIE



Siyah beyaz yorumlamalar... Oysa Sonbahar başka bir renkte selam verir. Ağustos ayından kalan toprak ve güneşin renklerinin tonları gri rengi gelmeden gülümser bir sonraki döngüye doğru yol alırken. Hoşgeldin Eylül... Buralar hala sıcak öyle ki nem oranları yüzde seksenlerden düşmez bir şekilde. Yaz kararlılıkla kış gelmesine kadar kalmak istiyor. 
Sonbahar buralarda kış başlangıcı ile aynı ruha sahiptir. Bir klasik olan bu huyundan da vazgeçmez. 
Peki ya sizler klasik kelimesinden de öte klasik filmleri sever misiniz? Audrey Hepburn zarafetinde muhteşem bir film... Sabrina...



Oyuncular: Audrey Hepburn, William Holden, Humphrey Bogart, 
Martha Hayer...

Sabrina karakterine hayat veren Audrey Hepburn... Amerikan'ın en zengin ailelerinden Larabee'lerin şoförü olan Fairchild'ın kızı olan Sabrina çok küçük yaşından itibaren bu zengin ailenin küçük oğlu David'e(William Holden) platonik bir aşk beslemektedir. 
Sabrina 20 yaşına geldiğinde babası onu Paris' e gönderir. 
Böylelikle platonik aşkından kurtulacak ve dünyanın en ünlü aşçılık okulundan mezun olacaktır. İki yıl sonra geri döndüğünde ise Sabrina artık
 sosyeteye adım atabilecek kadar yaşamı öğrenmiş oldukça çekici ve modaya uygun birisi olmuştur. 
Sabrina'nın bu etkileyici zarafeti, gizemli havası üç kez boşanmış olan David'in ilgisi çekecek ve onun kalbini fethedecektir. 
David'in babası ve ailenin birçok şirketinin yöneten ağabeyi 
Linus(Humphrey Bogart) planları ise David'in büyük şirketlerden birinin varisi olan Elizabeth'le(Martha Hyer) David'in evlenmesidir.
 Bu yüzden Elizabeth ve David nişanlanmışlardır. David ve Sabrina ilişkisi bu planlamalar doğrultusunda kabul edilemez bir durumdur. 


Linus, Sabrina'yı David'den uzaklaştırmak isterken o da bu zarafet ve güzelliğe kapılır... 1954 yapımı olan bu klasik film izlerken sıkılmadığım hatta yer yer
 Bir İstanbul Masalı dizisinin aklıma geldiği acaba bu filmden etkilenme mi olmuş dediğim bir filmdi. 
Audrey Hepburn demek asalet demek hakikaten... Her bir hareketi hayranlık uyandırıyor. Dönem filmlerini, moda anlayışını çok seviyorum. Film boyunca Sabrina'nın kıyafetlerini hayranlıkla izlerken neden moda kendisini tekrarlıyorsa 50-60 arası dönemi yeniden gelmiyor ki? Mad Man dizisi ile kısa bir rüzgar esmişti oysa:(
Romantik Komedi filmi sevenler bu filmi tavsiye ederim. Beklerim yorumlarınızı... Güzel bir hafta olsun...




28 Ağustos 2019 Çarşamba

FRANZ KAFKA/ŞATO

FRANZ KAFKA
                           
Tanıtım yazısından;
Kadastro memuru K., atandığı köye görevini yapmak için gelir. Köydeki şatoya gidip bir yetkiliyle görüşmek ve görevi hakkında bilgi almak ister. Köye, varlığı belli olmayan ama halk üzerinde etkili, hiyerarşik bir sistem söz konusudur. Şatoya ulaşmak için gösterdiği çaba, her seferinde köylüler ve yetkililer tarafından engellenir; 
gizemli otoriteyle süren mücadelesi onu zamanla tüketen bir göreve sürükler.

Şato, 20. yüzyılın en önemli felsefi romanlarından biridir. 1924'te Franz Kafka'nın ölmesiyle yarım kalan eser, yakın arkadaşı ve edebi vasisi Max Brod tarafından düzenlenip yayıma hazırlanmıştır. Yazar, K.'yı yaşadıklarına rağmen mücadeleye itenin nihai şeyler hakkında açıklık kazanma güdüsü olduğunu öne sürmüştür.

       Benim için bitirmesi oldukça zor bir kitaptı. Okumanızı tavsiye kesinlikle edemem ancak yazar çok değerli bir yazar. Öyle ki araya belki bayram girdiği için ya da benim aşırı okurken sıkılmamdan kaynaklı bitsin diye dua ettim ki sonunu dört gözle bekledim. Ama sonu da kitabın her aşaması gibi sıkıntılı geldi. Kafka'nın ölümünden sonra düzenlenerek yayınlanan bu kitabın notlarının aslında Kafka tarafından yakılmasının istendiğini hatırlıyorum.
 Ama yayınlanmış. Kafka özel bir yazar. Milena'ya Mektuplar, Dönüşüm ve son olarak Şato yazarın okuduğum kitapları. Dönüşüm kitabının yeri bende ayrı olsa da Milena'ya Mektuplarda hesaplaşmalı bir okuma gerçekleştirmiştim. 

Alıntıları not alırken karakterlere de kızarak elime aldığımda devam etmeliyim diyerek kitabı bitirmiştim. Şato kitabının vermek istediği ince ayrıntılar aslında derin düşünceler var. Tek tek içerisinde yer alan karakterlerden ayrı bir roman oluşturulabilir. 
Şato romanı ana karakterini çözümlemek isterken vay be dediğiniz paragraflarda aşırı bir beklenti içerisinde olurken aslında beklenen o etki gelmiyor. Düzen içerisindeki düzensizlik ve insanları bu düzensizlikte kendi düzenlerini kurup yönlendirmeleri, korkuları ve merhametlerini yok saymaları ve herşeye yabancı bir adam. 
Bu yabancının adaptasyonunu okurken not aldığım bazı alıntılar; 

Alıntılar;

"Hareketleri biraz ağırlaşmıştı, bunun nedeni yorgunluk değil, anıların yarattığı yüktü."

"Karşı durulmaz bir istek, onu yeni tanışlar aramaya sürüklüyor, ama her yeni tanışma da yorgunluğunu artırıyordu."

"Korkunç derecede cahilsiniz. Sizin bu cehaletiniz öyle bir çırpıda giderilebilecek gibi de değil, hatta belki hiç giderilmeyecek."


"Engeller büyüktür ve ulaşılmak istenen amaçlar büyüdükçe daha da büyür bunlar." 

Şimdilik yorumlarım bu kadar beklerim yorumlarınızı...