10 Kasım 2019 Pazar

KASIM AYI MEYDAN OKUMA #9.GUN ve #10.GUN


9. Soğuk kış günlerine geçiş yapıyoruz artık. Bu kış günlerinde pişirip yemekten keyif aldığın bir tarifini paylaşır mısın? Mesela meşhur bir kekin veya kurabiye var mı?
Yeni tarifler hala öğrenme aşamasındayım. Fakat havuçlu kek kış mevsiminde özellikle yaptığımı son zamanlarda fark ettim. O yüzden kolaylıkla yapabileceğiniz havuçlu kek tarifini yazayım. Sizlerle paylaşacağım notlarım, umarım beğenirsiniz...

*3 Yumurta
*1 su bardağı şeker
*1 su bardağı süt
*1 su bardağı yağ
* 1 rendelenmiş havuç
*tarçın ve ceviz
*kabartma tozu ve vanilya
*3 su bardağı un
 Yapılışı;

Yumurtaları şekerle güzelce çırpıp ben biraz limon sıkıyorum. Kokusunu yumurtaların almasını isterim evdekiler kesinlikle sevmiyorlar. Yumurta kokusunu... Vanilya ekliyorum. Süt, yağ ekledikten sonra un ve kabartma tozu ve son olarak havuç, tarçın ve ceviz... 
Kalıpların son zamanlarda çok önemli olduğuna kaanat getirdim. Fotoğraf Tantitoni'den en son 3'lü bir set almıştım. 24 cm'lik kalıpta yapmıştım. Lezzetli oldu sizlere afiyet olsun yaparsınız :)

10. En son gördüğün en güzel manzara neydi? İstersen anlat istersen fotoğrafını bırak... 


Filtresiz bir manzara... En son gecen hafta çekmiştim, bulutların mesafesel anlamda aldatıcılığına inat hafif soğuyan akşam fotoğrafı...
10 gün geldi geçti... Daha nice yazılarımız olsun insAllah... Anlatacak hikayelerimiz ve aldığımız notlar... Bu meydan okumayı başlatan Zeynep'e de ayrıca teşekkür ederim 😊

8 Kasım 2019 Cuma

KASIM AYI MEYDAN OKUMA #7.GUN #8.GUN



7. Hayatında seni yönlendiren en belirgin duygu nedir?
Mantık desem de gizliden gizliye duygusallık yönlendiriyor aslında. Olayları kabullenişim mantık dahilinde ancak vücudum içselleştiriyor belki de... Bana hep stresi yönetmemi isteyenlere inat çabalasam da kimi zaman olmuyor. Söyleyenlerin harika olduğunu düşünmeleri bir yana samimiyetsizlikleri bana çok garip geliyor. En büyük insan stresi yöneterek bir yerlere gelmiş bir insan mıdır; bu soruyu bir kenara bırakayım. Bazen üzücü oluyor bu soru ve cevabı. Notlarım ise; Mantıklı karar al; yükümlülüğü sırtlanıp gizli ağlasan da ertesi güne daha cesaretle uyan...


8. Neden blog yazıyorsun? Bloğunu sevme sebebin nedir?
ilkokul 3.sınıfta öğretmenimiz günlük tutmamızı istemişti. O zaman yazmak denilen olgu ile karşılaştım. Adımı, dersleri öğrenip yazabilmek gibi değildi. O defterim hala bende. Bakıp bakıp gülüyorum. Cesaret gelmiş o zamandan demek ki... Kompozisyon yazmak ki Türkçe öğretmenimiz 30 puanı ayırırdı. Çok mutlu olurdum. Lise de yazmak daha ayrı bir yere geldi. Şuna bağlayacağım yazmayı ve en çokta not almayı seviyorum. Ancak blog merak edip bir türlü yazsam ne yazabileceğim ki dediğim bir alandı. 2016 yılında kaplıcada dağlar karşımda bir anda cesaret edip yazmaya başladım. 3 yıl oldu. Umarım daha nice yazılarım olur. Çok güzel insanlar tanıdım. Özellikle bu meydan okumayı başlatan Zeynep, Deep yorumları mutlu ediyor okurken...Yabancı yorumları okuyup özellikle çevirmeye çalışıp anlamak... İyi ki blog yazmaya başlamışım diyorum. 
Yazılarımı okuyan, yorum yapan bilmiyorum bir sonraki yazımı merak eden var ise hepinize çok teşekkür ediyorum. Yorumlarınız hem değerli hem de çok anlamlı...



6 Kasım 2019 Çarşamba

KASIM AYI MEYDAN OKUMA 6.GUN


(Adana metro geçiş köprüsü)

6. Bir şehir olsan hangi şehir olurdun? Neden?
Adana... Yaşadığım, doğduğum ve kaç kuşaktır bu şehirde olduğumuz için değil ama; benzediğimizi düşündüğüm için. Kanımıza karışmış havası derler ya başka şehirlere gidilse dahi mutlaka geri döneceğinizi düşündürür. Döndüğünde size kızmaz, tüm bereketini gösterir. Televizyonlarda gösterildiği gibi aşırı olaylı sürekli adliye haberleri ile gündeme geldiğinden bu şehre geldiğinizde öyle olmadığını görürsünüz. Öfkesi saman alevi gibi sevgisi ise ömürden fazla... Çok çabuk sinirlenen birisi değilim ama sinirlendiğimde dahi çabuk geçer. Sonrasına kalmamasına çabalarım. Üzülürüm çünkü. Keşke demeseydim veya keşke bu kadar kırıcı olunmasaydı diye. Bu taraf Adana yaz mevsimini aklıma getiriyor. Haziran sonu bir bakarsınız hava olmuş 38 derece ama bekler; biraz daha serin olunacağını da gösterir ki Temmuz'a hazırlamak için. Nem oranları felakettir çünkü...İşte o zaman bir göç başlar eski bir kültür...Yaylaya çıkılır. Yayla da çok ama çok serin değildir gündüz vakti ara ara yağışlar olsa da gecesi güzeldir. Kış mevsimi ise üzmemeye çalışırcasına çok soğuk olmaz. Kalorifer sistemi son 5 yıldır yaygınlaşsa da soba yeterlidir hala. Çok kalın kabanlar alınır ancak bir veya iki kez giyilir belki. Ucuz ve yaşaması kolaydır anlayacağınız. Tarım ürünlerine yakınlığımız olduğu için en taze ürünleri hatta tarladan alabilirsiniz. Şehrin bulvarlarının ortasında veya duraklarda ağaç olan yerlerde turunç, limon ve portakal ağaçları vardır. Dilediğiniz gibi alabilirsiniz, kimse birşey demez. Açık alan çünkü. Denizinden çok gölleri meşhurdur. Mavinin tonlarını barındıran... Çiftçi bir ailenin torunuyum. Köyümüz Lokman Hekim efsanesi; Roma dönemi kalıntıları ve en çokta gerçek Hanımın Çiftliğinin hikayesi ile büyüdüğümüzden yazma sevgimi beslendiğini düşünüyorum. 
Anlatacak çok hikayem ve notlarım vardır :) Çok göç alan bir şehir; eskiden Şam ticaret yoluna bu şehirden gidilirmiş. Hareketli ve yaşayan bir şehir. Bu arada toplu taşıma araçlarına bindiğinizde mutlaka bir arkadaşlarınıza anlatılacak bir hikaye ile inersiniz. 
Eski ve yeni kol koladır. Bu yüzden geçmiş hikayelerini dinlerken gelecek için de komik hikayeler bulabilirsiniz. Geçen gün metro da ineceğim durağı unutmuşum yanımda ve karşımda oturanlar durumu anladılar benden daha çok telaşlandılar. Siz sakin olun ben geriye dönerim dedikten sonra inince hafif bir gülümseme de olmadı değil hani; bu kadar kolay sinirlenen hem de yardımsever bir şehir var mı bilmiyorum.