27 Ocak 2020 Pazartesi

BAYATLAMAYAN LOKMALIK KURABİYE TARİFİ

BAYATLAMAYAN LOKMALIK KURABIYE TARİFİ

Yeni tarifler denemeyi sever misiniz? Yeni tarifleri denemek ve içerisinde hangi maddelerin bulunduğunu bildiğim yiyecekleri yemeyi seviyorum. Yağ kısmında özellikle mideme çok çabuk dokunduğundan sanırım biraz hassasım bu konuda.  Dışarı yemeği mi ev yemeği mi sorusuna sonuna kadar ev yemeği diyenlerdenim. 

Lokmalık kurabiyeleri de tarif ararken daha doğrusu evimize misafir geleceği hafta ki herkese yetecek hatta fazla fazla yenilecek kurabiye tarifi ararken ilk kez yaptım ve çok lezzetli oldu. Uzun süre bayatlamıyor. Ağızda margarin tadı hissedip de rahatsızlık duyabileceğiniz bir lezzeti kesinlikle yok. Kırmızı pul biber de ayrıca bir lezzet veriyor.

BAYATLAMAYAN LOKMALIK KURABİYE TARİFİ

125 gr tereyağı
1 çay bardağı sıvıyağı
1 yemek kaşığı pudra şekeri
1 yemek kaşığı çörek otu
1 yumurta(sarısı üzerine beyazı içerisine)
2 yemek kaşığı üzüm sirkesi
1 tatlı kaşığı tuz
1 paket kabartma tozu
2,5 su bardağı un 

Orijinal tarif bu şekilde ancak evde o zaman pudra şekeri olmadığı için ben 1 yemek kaşığı dolu dolu olmadan normal şeker kullandım. Ayrıca 2,5 su bardağından fazla un kullandım. Tahminimce 3 bardak dolu dolu kullandığınızda daha kıvamlı ve yumuşak bir hamur oldu. Hamur kısmına 2,5 su bardağı undan sonra siz karar vermelisiniz. Yoğurdukça anlıyorsunuz hamurun un isteyip istemediğini.

* Tereyağı oda sıcaklığında yumuşak olmalı
* Önceden ısıtılmış olan fırında 180 derecede 20-25 dakikada hazır. 
Benim elim nedense çok küçük kurabiye yapamıyor. Bende şikayetçiyim bu durumdan ama 41 tane çıktı. Siz ayarlarsanız bence 50 tane kurabiye çıkar. 

Beklerim yorumlarınızı... Karşılıklı çaylar içilen mutlulukla ve kahkaha ile dolu bir gün sizinle olsun :)

22 Ocak 2020 Çarşamba

2020 İLK MİM



 Adana'da inanılmaz soğuk bir hava var. Kar soğuğu denilen. Hani kar yağsa havanın o keskin soğuğu biraz daha yumuşayacak denilen türden. Güneş bir figür gibi; neyse hafta ortası olan Çarşamba gününe ayrı bir sempatim vardır. Hafta içi ciddiyetini biraz alıp götüren bir gün sanki.  2020 yılı ilk mimine sevgili Deep davet etmişti ancak şimdi yazmaya fırsat bulabildim. Onun bloğunun linki;
                       
-Blog yazmaya nasıl başladınız?-
Aslında Facebook'ta arkadaşımla beraber okuduğumuz kitaplardan alıntılar yaptığımız ya da sevdiğimiz müzikleri paylaştığımız bir sayfamız vardı. Arkadaşım blog açmalısın derdi ben de bir türlü cesaret edemezdim. Bilmiyorum; sürekli notlar alan ve defter kalemle yaşayan bir insanım. Belki de notlarımı paylaşmak için biraz daha zaman vardır diye düşünüyordum. Şimdi düşünüyorum da üniversitede takip ettiğim Kore yazıları yazan bir blogger vardı. Onun yazılarını okumayı çok severdim. Kendisi evlendikten sonra orada yaşamaya başlamış. Düzenli yazılarını okumak güzeldi. Ayrıca Sergül Kato'nun da blog yazılarını okurdum. Pucca'yı ise blog yazılarından değil de Twitter gönderilerinden tanıdığımı söyleyebilirim; yazılarını okumadım. 
Ancak her zaman kendi kararını verir. Tıpkı yazmaya karar verdiğinizde kalemin karar vermesi gibi... Her varlığın bir iradesi vardır. Ne kadar plan yapsanız da ne kadar cesaretlendirseniz de kendinizi zamanı gelmemişse olmuyor. Ben de kaplıcaya gittiğimizde elimde bilgisayarım da olmadan telefonum bloğumu açıp ilk yazımı yayınlamıştım. O tatilden aklımda kalan yazımı küçük ekrandan düzenlemeye çalışmam ve puslu gri havanın yağmuru getireceğinden emin pencereden dışarıyı izlediğim andı... İyi ki blog yazıları yayınlamaya karar vermişim diyorum. Çok güzel insanlar tanıdım mesafe uzak olsa da yazılarımı okuyup yorum yaptığında çok sevindiğim ve yazılarını da okumaktan keyif aldığım blogger arkadaşlar... Daha nice yazılarımız olsun :)

Beklerim yorumlarınızı ve yapmayan herkesi bu mime davet ediyorum... 


17 Ocak 2020 Cuma

CECILE MASKARA


Başlangıçlar aslında sonuçlara doğru giden o yolda motivasyonun da yolculuğunu barındırmaz mı! Ben de motivasyonumu kendimce kaybetmemek için ertelemeden taslak halindeki yazılarımı bitirmeye çalışmaya karar verdim.  Cecile parfümlerini sevdiğimi hatta yıllardır kullandığım benimle klasikleşen kokusu olan bir marka. 

Koku dışında kozmetik alışverişim sırasında makyaj malzemelerini de görünce satın almak istedim. Öncelikle maskarasını satın aldım. 
"Catch the luck!"
Şansı yakalayamadım ama :) Benim için pek başarılı bir ürün olmadı ne yazık ki...



Hayvansal katkı maddesi içermez.
-Işıltılı itişe, ipeksi dokuya sahip ve kolaylıkla uygulanabilen formül
-Yüzünüze doğal bir ışıltılı verir
-Vegan içerik
-Parabensiz
-Dermatolojik olarak test edilmiştir.





Kokusu rahatsız edici değil; kozmetik ürünün vegan olması satın almamdaki önemli faktörlerden birisiydi. Fırça dizaynı oldukça güzel; tek tek ayırıyor kirpikleri. Ancak dayanıklılık konusunda oldukça başarısız. Kuru bir duruşu yok. Kullanımdan kısa bir zaman dilimi içerisinde akıyor; aslında bu kadar kolay bir akış gösteren maskara kullanmamıştım. Oldukça ilginç geldi. Bir daha satın almayacağım ürünler arasına girdi bu ürün.
Şimdilik yorumlarım bu kadar beklerim yorumlarınızı...