Bu ara en iyisi kitapların dünyasına sığınmak... Anlamak en çok da anlaşılmak için. Önce insan kendinden başlamalı tanımayı dünyayı en çok da vicdanını yoklamalı. Vicdan bizimle birlikte doğarken unutuyoruz kendimizi katılaştırdıkça... Çeşitli bahaneler üretiyoruz sevgisizliğe. Ürettiğimiz her bir bahaneye de en çok biz inanıyoruz sonrasında. Öyleyse en çok kitapların dünyasına sığınmalı böyle zamanlarda. En azından benim düşüncem bu şekilde.
Düzenli olarak hediye alan birisi değilim aslında. Hatta hediyelerimi çoğu zaman ben söylerim şöyle olsa böyle olsa diye. Yanı sürprizler pek olmaz hayatımda. Ancak kitap hediyeleri benim için çok önemlidir. Onlarda samimiyet olduğuna inanırım. Gerçek bir samimiyet. Bu alışkanlıktan da öte bir düşünce sanki. Neyse bu iki güzel hediyeden bahsedeyim en iyisi. Bu ay çok şikayet ettim şimdi ise sadece anlatmak istiyorum. Nermin Yıldırım'ın Unutma Dersleri kitabı beni tesadüfen bulmadı aslında. Bir yazı okurken yazının sonu unutma dersleri alıntısıyla bitirilmişti. Çok dikkatimi çekmişti. Yanlış hatırlamıyorsam eğer "aptallık, aptal olmadığına inanmakla baslar" diyordu. Bir an için gerçekten durup düşündüm. O kadar çok kibirli olabiliyoruz ki kimi zaman görmüyoruz. Kendi yara berelerimizden bahsederken çoğu zaman alışkanlık oluyor. Hiç size oldu mu bilmem ama bana çok sık oldu. "Boğazım çok ağrıyor ; sorma benimde başımda bir ağrı var sanki beynim çatlayacak. Yorgunum tabi ondanla başlayan ardı arkası şikayetler." Sanırım şikayet gibi geliyor karşıdaki insana ve ondan da sana gelen dönüt şikayet etmeye hakkın yok bak ben daha kötüyüm. Bu da bir çeşit bencillik ve kibir gibi gelmiştir. Oysa duymak istenilen söz yalnızca iyi olacaksın sözüdür. Ama gelmez. Anlamlı bir sözdü bu yüzden..
Gelelim Unutma Dersleri' ne...Görünen ile görünmeyen yada görmek istediğimiz arasında ince bir çizgide yürüyen yazar çok süslü cümleler kurmamış anlatmak istediğini kahramanın dilinden sade ama akıllarda kalıcı bir şekilde anlatmış. Bu kitap bende farklı bir etki yarattı. Vay be ifadesini kullandığım yerlerin hemen ardından kızdığım o kadar çok yer oldu ki. Eskiden okuduğum kitaplar üzerine notlar alamazdım. Kıyamaz, hakaret gibi gelirdi yazara. Fakat şimdi tamamen farklı düşünüyorum. Aldığım notları sayfalarda gördükçe değişen beni görmek hoşuma gidiyor sanırım. Bu kitapta aldığım notlar elbette ki oldu
"Herkes normal bir ben acayip; herkes iyi bir ben kötü belki de dünya galaksimizdeki en gereksiz yerdi..."
Bu alıntıya yıldız koymuştum 😊 Kitabın kısa özetine gelince ise;
Bir aldatma üzerinde duruluyor ilk bakışta düşünülse de aslında kadın karakterin iç dünyasına ve yaşadıklarına doğru bir yolculuk bu kitap. Kocasını aldatan karakter unutma dersleri almak için bir merkeze gidiyor ve bu dersler sırasında çok daha farklı şeyler fark ediyor hayatında. Kadın bir bankacı bu arada ama çocukluğunda trawma geçirmiş meğer...Bir şekilde unutan beyni hayatında o kısmı boşluk bıraktırmış. İkinci kez unutma da bu aldatma sırasında olmuş. Yanı hayatta aslında görülen şeyler görüldüğü gibi olmayabilir, formu üzerinde duruyor.
Diğer kitap; Matmazel Noralya'nın koltuğu... Çok uzun zamandır okumak istediğim ve kafamda çok farklı tasvir ettiğim bir kitaptı. Ama yine de iyi ki okudum dedim. Ferit karakterinin düşüncelerindeki yorgunluklarını aslında hezeyanlarını yazar gerçekten iyi aktarmış. Uzunca bir süre Matmazel ne ara bu hikayeye katılacak diye bekledim sanırım. Lakin güzel bir yer de bağlandı . Peyami Safa gibi büyük bir yazarı eleştirmek haddim olamaz ama onun tarzının gerçekten polisiye roman olduğunu düşünüyorum. Kimi yerlerde uzun tasvirlerini bir anda kesip olaya odaklanması kimi yerlerde ise tam üzülecekken dur bir dakika başka bir durum var dedirtmesi sanki beni kitapta konuşturdu. Güzel bir kitaptı. Ancak Matmazel in hikayesi üzerinde durduğu kısımda Ferit'in hislerini gerçek manada anlayabilsem sanki daha iyi olurdu dedim. Sonunu ise bize bırakması Peyami Safa'nın okuyucularına olan güveni gösteriyor sanırım.
"Delilik şüphesiz aptallık iyidir. Delilik var olmuş bir zekanın yok oluşudur; aptallık, var olmamış bir zekanın var olmamaya devam edişidir. Deliliğin hiç olmazsa mazisi şanlı
Aptallığın şerefli bir tarihi bile yok"
Ne garip iki kitapta da aptallık ile ilgili kısımları not almışım. ☺️ Biraz doğaüstü olayları seven biraz anlamak biraz da aslında ile başlayan cümleler kurmak isterseniz eğer bu kitabı okuyun derim.
Şimdilik yorumlarım bu kadar 2017 ye çok az kaldı. Umarım uğurlu bir yıl olur. Eğer çok sevdiğiniz birileri varsa hayatınızda onlara kitap hediye edin. Kitaplar tükenmez ve unutulmazlar çünkü...